Şia ve Sunni'liğin Açılımı 17.05.2024 02:30 (UTC)
   
 

.:' ŞİA VE SUNNİLİK ':.


  
ŞİA: Hazreti Muhammed'i şüphesiz peygamber kabul eden, vekil olarak Hazreti Ali'yi ve Ehlibeyt'i öngörenlerdir. Hazreti Muhammed sağlığında aşırı derecede Hazreti Ali'ye bağlı olanları ŞİA olarak nitelendirirdi. Bunlar Hazreti Muhammed'i ve Hz. Ali'yi candan severlerdi. Hz. Muhammed vefat ettiği gün sayısız ŞİA Ebu Bekir ve Hz. Ömer tarafından öldürüldü. Hz. Muhammed'in son hutbesinde söylediği sözlerin hiçbirini yerine getirmeyi bir yana bırakın tam tersine onu destekleyenleri öldürdüler. Hz. Muhammed yıllar önce Ebu Sufyan ailesini memleketten kovmuştu. Tam bu dönemde Ömer, onları tekrar geri getirdi. Bu ŞİA dediğimiz gerçek müslümanlar muaviye yüzünden camiiye bile gitmemeye başladılar. Çünkü camii girişlerinde Hz. Ali'ye ve ailesine lanet okumayanlar dışlanıyordu. Camii sayıları o dönemde büyük bir artış gösterdi. O günden bu güne kadar değişen hiçbir şey yok. Müslümanlık uğruna acıya sıkıntıya kedere katlananlar yine onlardır. Yapılan zulümlerden sonra yine değişen hiçbir şey olmamıştır. Osmanlı'nın durumuna baktığımızda Yavuz'dan sonra müslümanlıkla bağdaşmayan Ömer  - Osman - Ebu Bekir zihniyeti başlamış ve yayılmıştır. Ve günümüzde de devam etmektedir. Türkiye'de bulunan azınlık olarak tabir ettiğimiz gerçek Müslümanlar (ALEVİLER) bu kadar zulümden, işkenceden, katliamdan sonra hiçbirşeyin değişmediğini görüyorlar. 

 
SUNNİ:
 Sunni deyince aklımıza ilk olarak "Yapay" gelir. Buda müslümanlar içinde ki sunniler için geçerlidir. 

              İlk sunni kimdir? :   Hz. Muhammed peygamberliğini ilan ettiğinde düşman olarak çarpıştığı Ebu Sufyan ve Ebu Cehil'dir. Bunların ikiside çok varlıklı insanlardır. Hz. Muhammed gibi maddii durumu zayıf olan birisinin önder olmasını doğru görmüyorlardı. Bir baskın sonucu ölüm korkusuyla başbaşa kalan Ebu Sufyan teslim olmak yerine müslüman olduğunu söyleyip ölümden kurtulmuştur. Bu sebeple sahte müslüman olan ilk kişidir. Yani ilk sunnidir. Hz. Muhammed bu sebeple kendisini ülkeden kovmuştur. Bu sahte müslüman Hz. Muhammed'in ölümünden sonra Ebu Bekir, Ömer ve Osman tarafından desteklendi. Ebu Bekir, Ebu Sufyan'ın kardeşidir. Ebu Bekir'in ölümünden sonra yerinde Ömer geçti. Ömer Ebu Sufyan'ı tekrar ülkeye getirdi. Ve kendisine büyük imtiyazlar sağlandı. Ömer tarafından korundu. Osman Muaviye'nin muhasebecisi ve akrabasıydı. Muaviye'de babası gibi hiçbir zaman Hz. Muahmmed'i peygamber olarak görmedi. Daha ileri gidip Hz. Muhammed ile dalga geçerdi. Hz. Muhammed'in ölümünden sonra meclisi kurma hükmünü kendisi verdi. Ve halife olarak amcası Ebu Bekir seçildi. Seçildiğinde çok sayıda onun halifeliğini kabul etmeyen müslümanlar öldürüldü. Ardından kendisi Ömer'i tayin etti. Müslümanlar Ömer'i öldürdüler. Ardından Muaviye'nin hükmüyle yani para desteğiyle Osman halife oldu. Müslümanlar Osman'ı da öldürdükten sonra Hz. Ali'nin tahta geçmesini istediler. Ama Ali tahta geçme niyetinde değidli. Çünkü Hz. Muhammed'in sözünü yerine getirmiş olsalardı halifelik Ehlibeyt'indi. Herşey yerinden oynamıştı. Ülke kan gölüne dönmüştü. Hz. Ali ülkenin gidişatına müslümanların ezilmesine üzülüyordu. Müslümanlar Hz Ali'yi halife olarak görmek istiyorlardı. Bu istekleri karşısında Hz Ali isteklerini kabul etti. Buna karşın Muaviye paralı asker toplayıp Hz Ali ile savaşmayı göze aldı. Muaviye savaşta yenilince başka yollara başvurdu. Hz. Ali'yi evinde namaz kılarken öldürttü. Muaviye Hz. Ali ile savaşırken ilk sunniliğini gösterdi. Askerlerin kılıçlarına Kuran-ı Kerim'i taktı. Hz. Ali'nin ölümünden sonra tahta Muaviye geçti. Daha sonra oğulları geçti. Yıllar önce Hz. Muhammed'in kendilerine yaptığının acısının kerbela olayında öcünü aldı.

            Düşünmemiz gereken bu olaylar karşısında hangi tarafta yer almamızdır. Sunniliği müslüman olarak görmek ne derece doğrudur?
  Hz. Muhammed'i düşman gören Muaviye ile aynı çatı altında bulunmamız ne kadar doğrudur..? Ve bu aynı zamanda Hz. Muahmmed'e düşman olmak anlamına gelmez mi?


LEVİLER:
  
Leviler, Doğu Anadolu, Güneydoğu ve İran'ın bir bölümünde, Azerbaycan'ın bir bölgesinde yaşamış bir kabiledir. Kökenleri Sümer'lere dayanmaktadır. Bugün Türkiye'de bulunan Alevi'lerin Levi'lerin devamı olduğu anlaşılıyor. Leviler'in inanç şekli Ay'a Güneş'e ve yıldızlara inanıyorlardı. İslamiyet'ten çok öncesi  bunların Cem ayinleri düzenledikleri, Cemlerine bugün yapılan 12 değil de, 7 kişi ile yapılıyordu. Bunlar Hristiyan'lığı kabul ettiklerinde  yine inançlarını bildikleri Cemle yapıyorlardı. Müslüman'lığın o bölgede hüküm sürdükten sonra Müslümanlığı kabul ettiler. Müslüman olurken sunni değil Ali Şia'sı oldular. İnançlarında Ay ve Güneş'in kutsallığına inanıp "Ay Ali'dir, Gün Muhammed" yorumunu getirdiler. Yıldızlara İmam Hasan ve Hüseyin'dir dediler. Cemlerine aynı şekilde devam ettiler. Asırlar sonra Osmanlı Devleti'nin himayesine girince Osmanlı tarafından sayısız hükümle katledildiler. Osmanlı'nın tarihinde bile bunlara Alevi değil Alev deniliyordu. Hacı Bektaş-ı Veli bunlar için Horasan'dan gönderilen ünlü bir bilim adamıdır. Bu insanları Levi'likten kurtarıp Alevi'liğe geçirdi. Ve buna Alevi Ali Evi diye lanse edildi. TDK'nın araştırması sonucu Alevi kelimesi Ali Evi anlamında kullanılmasının mümkün olmadığının sonucuna vardı. Levilerin Kitab-ı Mukaddes'te de yeri vardır. Bugün Cemlerde Levilerde olduğu 7 kişiyle değil 12 imam adıyla 12 kişiyle yürütülüyor. Levilerin inanç şekli olan Cemleri bırakmadılar. Hz. Ali'yi ceme tabi gördüler. Müslümanlardan farkları ise aya, güneşe ve yıldızlara inanmalarıdır. Camiye değil Cem Evlerinde ibadet etmeleri. Büyük türbeleri ziyaret etmeleri. Bunların hiçbiri müslümanlıkta yoktur. Bunların kürt olmadıklarını nasıl anlarız? İbadetlerinde kürtçe duaz imam okumadıkları ve duaz imamların türkçe yapıldığıdır. İlk TDK'yı Şah İsmail kurmuştur. Bundada levilerin ana dili Türkçe olabilir hissi uyandırıyor. Bunlar aralarında önder gördükleri pirlerin kökeni Horasan/Yemen'dir. Burdan belli bölgelere sürgün edildiğinde herkesin gittiği yerin dilini öğrenmiş ve ordaki insanlara ayak uydurmuşturlar. Levilerin ana dili Kürtçe değildir. Kürtlerle hiçbir bağı yoktur. Sürgüne gönderilidikleri bölgenin dili Kürtçe olduğundan bu dili öğrenmişlerdir. Bunların Kürtlerle dilleri hariç hiçbir ortak yanları yoktur. Leviler, sazla ibadet ederken, davulun sesi ile eğlenirken, daha düne kadar sazında davul-zurnanında şeytan aleti olduğunu söylüyorlardı. Türbeleri ziyaret etmek Müslümanlıkta ve Kürtlerde yoktur. Türkmenlerle ortak yanımız sadece dilimizdir. Onlarında Türkçe konuştuklarıdır. Aynı bölgede yaşayan toplumlar dialog için en önemli unsur dildir.

    Hacı Bektaş-ı Veli türbesinin girişinde yere işlemeli yıldız güneş ve ayın şeması var. Hacı Bektaş-ı Veli yaşadığı dönemde inançları gereği bunlar işlenmiştir. Orayı ziyaret edenlerin dikkatine. Aynı zamanda Kitab-ı Mukaddes'te leviler bölümü vardır. Diğer toplumların yaşadıkları yerler belli iken levilerin nerde yaşadıkları bilinmiyor. Bunların bugün ki Aleviler olduğu ortaya çıkıyor. Cemlerde dua Birler, Üçler, Beşler, Yediler, Binbirler şeklinde söyleniyor. Birler Allah'tır, Üçler Ya Allah-Ya Muhammed-Ya Ali'dir, Beşler Hz. Muhammed-Hz. Ali-Ana Fatma-İmam Hüseyin-İmam Hasan'dır, Yediler şu anda Cemlerde söylenen sözün karşılığı yok. Buda Levi'lerin Cemlerini 7 kişi ile yürütüyorlardı. Yediler buradan geldiği, Hacı Bektaş-ı Veli tarafından söylenen duada geçer. Binbirler ise bugüne kadar gelmiş binbir Peygamberi temsil eder. Hatta deyişlerde "Binbir adı vardır, Bir adı Hızır" deniliyor.  


Veli EROĞLU
pirimalidir.tr.gg

 
 
  PİRİMALİDİR.TR.GG | MENÜ
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  PİRİMALİDİR.TR.GG

  Görüşlerinize Önem Veriyoruz..

 Siteyi daha uygun bir hale getirmek için görüş ve önerilerinizi İLETİŞİM bölümünden bize gönderebilirsiniz..

Bugün 2 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol